Ağız ve diş sağlığında birincil öncelik dişlerde bütünlük sağlamaktır. Ancak çeşitli sebeplere bağlı olarak dişlerde kalıcı kayıplar meydana gelebilir.
Kalıcı diş kayıpları sadece çiğneme veya konuşma gibi fonksiyonel becerileri değil aynı zamanda estetik görünümü de olumsuz etkiler. Birçok kişi, yaşadığı diş kayıpları yüzünden kendi içine kapanabilir, özgüvenini kaybederek sosyal ve iş hayatında sorun yaşayabilir.
Üstelik kişinin mimik yetenekleri diş kayıplarına bağlı olarak zarar görebilir. Diş kayıplarının neden olduğu estetik, fonksiyonel ve fonasyon etkileri nötralize etmek içinse devreye diş hekimliği alanındaki protetik yaklaşımlar girmektedir.
Dişlerde meydana gelen travma veya çürüklere bağlı olarak kaybedilen estetik ve fonksiyonelliği tekrar sağlamak için birçok yöntem söz konusudur.
Çoğu dişin restorasyonunda dolgu kullanılsa da bazı vakalarda dişi korumak ve estetik açıdan tatmin edici bir görünüm yakalamak için diş yüzeyine kronlar uygulanır.
İleri diş hekimliği uygulamalarının başında gelen kron, istenilen diş formunda ve renginde seramikten üretilir.
Eğer bir diş travma veya çürüğe bağlı olarak çekildiğinde yerine koymak için implantlar işe yaramazsa bu durumda köprü protezler uygulanır. Çoğu durumda implant yapmak diş hekimlerinin öncelikli tercihi olsa da mevcut durum izin vermediğinde köprü protezler kullanılır.
Köprü protezi işleminde; kaybedilen dişin önündeki ve arkasındaki dişler, belli oranlarda belirli yönlerden küçültülür. Ardından üzerlerine köprü şeklinde birleşik seramik restorasyonu uygulanır.
En sık başvurulan, çok uzun yıllar kullanılabilen ve diş kayıplarını nötralize eden implantlar, çene kemiğine yerleştirilen yapay diş kökü aracılığıyla uygulanır. İmplantların üzerine farklı çeşitteki protezler rahatlıkla konumlandırılabilir.
Yapılacak veya var olan implantların üzerine sabit veya hareketli protezlerin yerleştirilmesi işleminde implant destekli protez denir. Daha çok hiç dişi olmamasına karşın implant uygulayacak kadar kemik dokusuna sahip olan kişilere uygulanır.
Bu yöntemdeki temel amaç, sabit ya da hareketli protezlerin maksimum seviyede tutunmasını sağlamaktır. Bu protezler ile gülüş estetiği tamamen yeniden restore edilebilir.
Çok uzun yıllarca kullanılabilen bu yöntemde protezler; metal, seramik ve zirkonyum gibi malzemelerden imal edilir. Protezin çene içinde yer alan implantlardaki yuvalara sabitlenmesiyle yapılan işlem sayesinde kişi konuşma ve çiğneme fonksiyonunu tekrar kazanır.
Görünen kısımların porselen arka kısmın ismi metal olduğu bu yöntemle yapılan kaplamaların ışı geçirgenliği azdır. Her ne kadar estetik açıdan iyi sonuçlar sağlasa da doğal bir görünüm açısından problem olabilir. Özellikle de en ön dişlere yapılması önerilmez.
Doğal görünüm arayanların en sık tercih ettiği yöntemlerin başında gelen zirkonyum destekli kaplamada ışık geçirgenliği oldukça yüksektir. Bu yöntemde dişin görünen kısımları porselenken iç kısımları zirkonyum maddesinden üretilir.
Seramik kaplamaların en önemli avantajı, dişlerin çok fazla küçültülmesine gerek olmamasıdır. Güçlendirilmiş porselenden üretilen seramik kaplamaların altında metal bulunmaz, dişlerin aşındırılması minimum ölçüde yapılır.
Özellikle de ön diş restorasyonlarında en çok tercih edilen bu yöntem, estetik uygulamalar için oldukça idealdir. Eğer kişinin tedaviye geç kalınmış dişleri varsa olası diş kayıplarını ortadan kaldırmak için yukarıda bahsedilen yöntemlerden herhangi biri uygulanabilir.